Terapilerimiz – Psikolog Şule Tola – Psikolog Bernur Tola https://www.suletola.com.tr Resmi Web Sayfası Sun, 09 Nov 2025 17:04:22 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.9 https://www.suletola.com.tr/wp-content/uploads/cropped-1632535187-32x32.png Terapilerimiz – Psikolog Şule Tola – Psikolog Bernur Tola https://www.suletola.com.tr 32 32 Bireysel Danışmanlık https://www.suletola.com.tr/bireysel-danismanlik/ Fri, 03 Dec 2021 12:13:54 +0000 https://suletola.com.tr/?p=427 Oyun Terapisi https://www.suletola.com.tr/oyun-terapisi/ Sun, 26 Sep 2021 19:28:06 +0000 https://suletola.com.tr/?p=400 Oyun çocuğun kendini ifade edebildiği, yeteneklerini fark ettiği, üretken potansiyelini kullanabildiği dil, zihin, sosyal, duygusal ve motor becerilerini geliştirebileceği önemli bir fırsattır.

Çocukların dünyasını anlayabilmenin birçok yolu vardır. Oyun bunların en doğal olanı ve en sağlıklı sonuç verenidir. Çocukların duygularını, algıları ve yeteneklerinin gelişmesini sağlayan oyun aynı zamanda en iyi öğrenme ortamıdır. Oyun çocuğun iç dünyasının yansımasıdır. Oyun yoluyla tekrar ettiği deneyimlerde yaşadıkları duyguları ve düşünceleri ifade etme imkanı bulurlar. Oyunun iyileştirici ve güçlendirici tarafı buradan gelir.

OYUN TERAPİSİ NEDİR?

Çocukla terapist arasında kurulan aynı zamanda çocuğun oynayarak kendi dünyasını keşfettiği bir ilişki sürecidir.

Yetişkinler için psikolojik danışmanlık ne ise çocuklar için oyun terapisi aynı amaca hizmet eder. Çocuklar yaşadıkları olumlu ya da olumsuz her deneyimi ve duyguyu oyun içinde açık bir şekilde ifade etme imkanı bulduğunda; kendi sorunlarını kendi yollarıyla çözebilme becerisi geliştirirler. Gerçek dünyada sıkışmış duygular oyun içinde çözümlenir. Bu anlamda oyun terapistinin görevi çocuğun duygusal süreçlerine yargısız bir şekilde eşlik ederek koşulsuz kabul ve güven sağlamaktır. Oyun odası ve oyuncaklar özel olarak tasarlanmıştır. Farklı anlamlar taşıyan oyuncaklar oyunda çocuğun günlük hayatta ifade etmekte zorlandığı duygularını özgürce ifade etmesine aracı olur. Çocuk kurduğu oyunda terapistin gözetiminde kendi problemlerini şifalandırır. Oyun terapisi çocukta davranış değişikliği ile beraber sosyal ve duygusal anlamda gelişim ve genel iyi oluş halini de destekler.

Oyun terapisi 3-11 yaş aralığındaki çocuklara uygulanabilir. Terapinin kaç seans süreceği çocuğun yaşına , yaşadığı travmaya ve mevcut problemine göre değişiklik gösterebilir.

Oyun Terapisinin Yararları

Çocuğun duygularını ifade etmesini kolaylaştırır,

Kendine güveni ve duygusal yeterliliğin değerini arttırmak,

Çocuğun yaşamındaki travmatik olayların yarattığı anksiyeteyi azaltmak,

Insanlar arası ilişkilerde sağlıklı bağlar yaratır yada bu ilişkileri arttırır,

Yerinde ve uygun davranmanın değerini arttırır.

Oyun Terapisinde Yarar Sağlanan Vakalar

Ailede yaşanan çatışma,boşanma yada ayrılık ile ilgilenen çocuklar,

Duygusal, fiziksel yada cinsel tacize uğramış çocuklar,

Evlat edinilmiş çocuklar,

Sevilen birinin ölümü yada hastalığı ile uğraşan çocuklar,

Aile içi şiddet gören çocuklar,

Kronik hastalık ile uğraşan çocuklar,

Dikkat eksikliği tanısı almış çocuklar,

Öfke kontrol bozukluğu olan çocuklar,

Ayrılık anksiyetesi yaşayan çocuklar,

Aşırı utangaçlık yaşayan çocuklar,

Düşük benlik saygısı olan çocuklar,

Öğrenme güçlüğü yada diğre okul problemleri yaşayan çocuklar,

Tıbbi bir nedene bağlı olmayan baş ağrıları yada miğde ağrıları gibi fiziksel septomlar yaşayan çocuklar,

Takıntılı cinsel davranışı olan çocuklar

Özgüven problemleri yaşayan çocuklar,

Kardeş kıskançlığı yaşayan çocuklar,

Sınır koyamayan ailelerin çocukları,

Oterite sıkıntısı olan çocukla

]]>
Yaşlılık Danışmanlığı https://www.suletola.com.tr/yaslilik-danismanligi/ Sun, 26 Sep 2021 19:27:19 +0000 https://suletola.com.tr/?p=398 Yaşlanmak ileri yaşlara ulaşabilmek aslında bir  şansdır. Ancak bu şans geçen yıllarla birlikte ruhumuza ve bedenimize nasıl baktığımızla ilgilidir. Yaşam her insana eşit şartlar sunmuyor ne yazık. Bazılarımız çok ağır imtihanlardan geçmiş olabiliyoruz yaşam boyunca.Toplumun sağlığını etkileyen etmenler üzerine Dünya Sağlık Örgütü uzmanlarınca  yapılan bir araştırmada; yaşam şeklinin sağlığı %53 oranında etkilediği , genetik özelliklerimizin %21, sağlık hizmetinin  %16, çevrenin  % 10 olarak etkilediği bulunmuştur. Aktif ve sağlıklı yaşlanmanın ekonomik, sosyal, çevresel  bir çok belirleyicisi olmasına karşın; aktif ve sağlıklı yaş alma ve yaşam sürme önemli ölçüde de  elimizdedir. Şartlar ne denli zor olursa olsun ruhumuz ve bedenimize nasıl baktığımız ile de ilgilidir.

Yaş almış olmak bir başarıdır. Bireyler olarak yaşamımızı  mümkün olduğu kadar uzun süre başkalarına bağımlı olmadan, aktif ve bağımsız olarak sürdürmek,  tercihimizdir. Alıştığımız çevre ve evlerimizde yaşamak isteriz. Aktif ve sağlıklı yaşlanma ortak arzumuzdur. Yaşam süresinin uzunluğu, biyolojik ve zihinsel sağlık, bilişsel, sosyal yeterlilik ve üretkenlik, kişisel kontrol, yaşamdan zevk alma, kültürel, ekonomik ve manevi açıdan toplumsal yaşama  katılım aktif ve  sağlıklı yaşlanmanın göstergelerindendir.

Yaşın ilerlemesi fiziksel, sosyal, ekonomik, psikolojik, vb. pek çok değişikliği beraberinde getirmektedir.Çocuklar evlenmiş evden ayrılmış ,hayat arkadaşları vefat etmiş olabilir. Bu değişiklikler de yaşlı bireylerin gündelik yaşamlarını sürdürme kabiliyetlerinin ve toplumsal rollerinin genç yaşlara göre farklılaşmasına neden olmaktadır.Yaşlanma ile birlikte organ sistemlerinin rezerv kapasitelerinde, vücut içi dengenin sağlanması ve dış çevredeki değişikliklere adaptasyonu , çevresel faktörlere uyum sağlayabilme yeteneğinde, stres cevap kapasitesinde azalma ortaya çıkabilmekte, bedensel ve ruhsal kırılganlık artmaktadır. Yaşlılık dönemi bir çok yönü ile uyum  sürecidir. Yaşlı danışmanlığı bireylere aktif ve sağlıklı yaşlanma konusunda rehberlik ederken;  çevresel faktörlere uyum sağlayabilme yeteneğinde, stres cevap kapasitesinde azalma ile ortaya çıkan sorunlarla başetmede destek sunmaktadır. Uyum  yeteneğini ve yaşam kalitesini yükseltme, yaşamdan doyum alma motivasyonunu artırma yaşlı psikolojik danışmanlığının amaçları arasındadır. Yaşamın her döneminde karşılaştığımız ruhsal ve bedensel sorunların yaşlıya özgü yaşanma biçimlerini de dikkate alarak, dönemin özellikleri ve kişinin biricikliğini gözden kaçırmadan çözmeye yardım ve rehberlik etmek yaşlı psikolojik danışmanının görevleri arasındadır.

Modern hayatın getirisi olan çekirdek aile modeli ve hızlı yaşam şartlarıyla mücadele süreci birçok bireyin anne babalarıyla yaşlılık yıllarında yeteri kadar ilgilenememelerine sebep olmaktadır.Kültürel değerlerimiz yaşlılara hürmet edilmesini yüceltmektedir.Bir çok dünya medeniyetlerine göre ülkemiz bu konuda yaşlılarımıza gereken değerin verilmesi ,ihtiyaçlarının karşılanması bakım ve sağaltım hizmetleriyle öne çıkmaktadır.

Yaşlılık Danışmanlığı nelerle ilgilenir?

Yaşlılıkta meydana gelen Kayıplar,
– Stresler, krizler,
– Maddi ve sosyal yaşamda kısıtlılık
– Eşin veya yakın kaybı
– Gelecekle ilgili endişeler,
– Çocukların evden ayrılması,
– Yalnızlık veya yalnız kalma korkusu
– Hastalık,
– Fiziksel gücün azalması,
– Duyu kaybı,
– Emeklilik( Toplumsal statüdeki değişiklikler; uyum ve ruhsal sorunlar ortaya çıkarabimektedir).

– Depresyon, ( umutsuzluk, isteksizlik, ….. )
– Özgüven kaybı
– Kaygı bozukluğu,
– Fobiler,
– Sosyal izalsyon
– Ölüm korku ve kaygısı
– Uyum sorunları;  vb. gibi konularla ilgilenmektedir.

]]>
Hamilelik ve Doğum Danışmanlığı https://www.suletola.com.tr/hamilelik-ve-dogum-danismanligi/ Sun, 26 Sep 2021 19:26:26 +0000 https://suletola.com.tr/?p=396 Her anne ve baba mutlu ve sağlıklı çocuklar yetiştirmeyi amaçlar.

Bu süreç hamilelik kararıyla başlar. Doğru zamanda alınan hamilelik kararı bu sürecin sağlıklı geçmesi için önemlidir.

Annenin hamilelik sürecinde hisleri,psikolojik dünyası bedensel ve ruhsal yaşantıları, sonrasında çocuğun ruhsal yapılanması üzerinde önemli etkilere sahiptir. Bu yüzden doğuma hazırlık süreci; doğum ve sonrası için büyük önem taşımaktadır.

Anne ve babaların bu sürece kendilerini hazırlayabilmeleri; hamilelik öncesi,hamilelik süreci , doğum ve sonrasında danışmanlık ve  doğuma hazırlık eğitimleri almaları işlerini kolaylaştıracaktır.

Ayrıca annede var olan hamilelik, doğum sonrasıyla ilgili endişe, kaygı ve korkuların çalışılarak annenin sağlıklı hamilelik geçirmesi bebeğin sağlığı için önemlidir.

]]>
Cinsel Terapi https://www.suletola.com.tr/cinsel-terapi/ Sun, 26 Sep 2021 19:25:51 +0000 https://suletola.com.tr/?p=394 Cinsel terapi, cinsel terapi konusunda eğitim almış psikiyatrist ve psikologlar tarafından cinsel sorunları olan birey ya da çiftlere uygulanan bir tür davranış tedavisidir. Ülkemizde cinsel konuların tabu gibi algılanması nedeniyle cinsel problemlerin çoğunun bilgi eksikliğinden oluştuğunu düşünebiliriz. Dolayısıyla terapi süreci öncelikle doğru bilgilerin öğrenildiği yanlış düşünce kalıplarının ve yanlış inançlarının değiştirildiği bir eğitim ve öğrenme sürecidir.

Cinsellik sadece cinsel organlarla sınırlı fizyolojik bir süreç değildir. İnsanların tüm davranışlarında olduğu gibi cinsellikte; bedensel, psikolojik, sosyal koşullardan etkilenir. Erken çocukluk yıllarından itibaren gelen cinsellikle ilgili duygular, düşünceler ve yerleşmiş inançlar vardır. Bu yerleşmiş inançlar çoğu zaman yanlış hatalı inançlar olabilir. Cinsel sorunların ortaya çıkışında kişinin bedensel ve psikolojik özellikleri etkili olabildiği gibi partneriyle kurduğu ilişkinin etkileşimleri de sebep olabilir. Önemli olan problemin ortaya çıkış sebebinin bulunması ve bu sebeplerin tek tek çalışılmasıdır. Bazen sadece psikoterapi ile sorunlar çözülebilirken bazı durumlarda da psikiyatrik ilaçlara ve ya jinekolojik ve ürolojik muayenelere ihtiyaç duyulur.

Terapi sürecinde kişiye öncelikle mahrem ve güvenli bir öğrenme ortamı oluşturulur. Bu ortamda kişi kendi denetimi altında kendisini, kimliğini, bedenini ve ilişkisini keşfetmeye cesaretlendirilir. Bu keşif ve öğrenme kişinin özelliklerine göre değişen bir hızla ve dereceyle olur.

TERAPİ İLE TEDAVİ EDİLEBİLEN CİNSEL BOZUKLUKLAR

Vajinismus, erken boşalma, sertleşme bozukluğu, kadınlarda ağrılı cinsel ilişki, kadın ve erkek cinsel istek bozukluğu, uyarılma bozukluğu, kadın ve erkekde orgazm bozukluğudur.

Cinsel problemler belli bir süre sağlıklı cinsel ilişki yaşadıktan sonra ortaya çıkacağı gibi özellikle kadınlarda ilk cinsel ilişkinin gerçekleşmemesi şeklinde de görülebilir. Erken yaşta evlilikler, zorla evlenmeler, bilgisizlik, yanlış düşünce kalıplarının yol açtığı korkular sebebiyle oluşan” gerdek fobisi” ülkemizde sık görülen problemlerdendir. Bedensel bir problemi olmayan bireylerde kısa süreli cinsel terapiyle çözüme kavuşmaktadır.

Cinsel terapi problemin türüne ve yaşayan bireyin özelliklerine göre değişen seans sayılarıyla gerçekleştirilir. Cinsel problem tek bir eşte olsa bile diğer eşinde tedaviye katılımının sağlanması başarı oranını artırmaktadır. Danışan ve terapistin beraber kararlaştırdıkları terapi yaklaşımına göre bazen bireysel bazen çift olarak seanslara devam edilir.

]]>
Bilinçli Tıbbi Hipnoz https://www.suletola.com.tr/bilincli-tibbi-hipnoz/ Sun, 26 Sep 2021 19:24:58 +0000 https://suletola.com.tr/?p=392 Modernizmin getirisi olan hızlı yaşam insan ruh sağlığını olumsuz etkilemeye başladı. Birey olmak sorunlarla baş edebilmek için desteği dışarıda arar olduk. Tıbbi  hipnoz, insanın kendi gücünü kendi içinde barındırdığına inanan modern, tamamlayıcı tıbbın bir kolu olarak karşımıza çıkıyor .Yaşam şartlarının yol açtığı stres, aile içi olumsuz yaşantılar, iş yükü, geçmişin kötü hatıraları gibi bir çok sebeple zayıflayan ruhsal enerjinizi size geri kazandırıyor.VE bu enerji ile problemlerinize kendinizin çözüm üretmesine imkan sağlıyor.

Tıbbi  Hipnoz Nedir?

Hipnoz, psikolojik veya sinirsel kökenli hastalıkların tedavisinde kullanılan yardımcı bir yöntemdir. Bilinç evresinden uyku evresine yakın ancak uyku olmayan farklı bir bilinç haline yaklaştırmaktır. Hipnoz, bakışla, sözle veya bazı yardımcı nesneler kullanılarak, telkin ile oluşturulan özel bir bilinç hâlidir. Bir başka deyişle bir trans hâlidir. Bu trans sırasında, kişi çevreden gelen tüm (ses, ışık, koku vb.) uyaranlara kendini kapatır veya aldırmazken, hipnoz yapan kişinin telkinlerini artmış bir dikkatle dinler, anlar ve gönüllü katılımla uygular.

Hipnoterapi Nedir?

Hipnoz aracılığı ile (hipnoz sırasında) uygulanan tedavilere verilen genel isimdir.

Hipnoz bir uyku mudur?

Hipnoz kesinlikle bir uyku hâli değildir. Dışarıdan bakıldığında, hipnozdaki kişi sanki derin ve huzurlu bir uykudaymış gibi görünür. Tıbbi Hipnoz bir uyku olmadığı için, uyanamamak diye bir şey olamaz. Hipnoz yapan uzman, terapi sonunda kişiye hipnozdan çıkacağı telkinini verdiği zaman kişi hipnozdan çıkarak gözlerini açar.

İnsanlar isteği dışında zorla ya da farkında olmaksızın hipnoza sokulabilir mi?
Hayır! Bu mümkün değildir. Hipnoz kişinin gönüllü isteği ve katılımıyla gerçekleştirilen bir trans hâlidir. Hipnoz yapan kişi, hipnoza girmeyi gönüllü olarak kabul eden kişiye hipnoza girmesini sağlayacak bazı telkinler verir. Bu telkin listesi kişinin kendi oluşturduğu kurtulmak istediği konuları içerir. Bir başka değişle kişi ilacı verir hipnozitör bilinçaltına gönderir.  Kişi bu telkinleri uygulayarak hipnoza girer. Hipnoza girmek istemeyen bir kişi kendisine söylenen telkinleri gerçekleştirmeyi reddedeceği için hipnoza girmez.

Hipnozdaki kişi hipnoz yapanın tüm söylediklerini olduğu gibi kabul eder ve aynen uygular mı?

Hayır! Tıbbi Hipnoz sırasında kişinin bilinçli kontrolü ortadan kalkmaz. Hipnoz yapan kişinin söylediği her şeyi duyar, anlar, hatta yargılar. Yapması istenilen şey kişinin sosyal ve ahlâki değerlerine uygun değil ise kabul etmez, uygulamaz. Israr edilirse kişi hipnozdan çıkar.

Hipnoza sırasında kişinin bilinçaltında ki sırları ortaya çıkarmı?

Hipnozdaki kişinin bilinçli kontrolü ortadan kalkmadığı için istemediği sürece hiçbir sırrını söylemez, özel bilgileri vermez. Hipnozdaki kişi ancak, söyleyeceği şeylerin kendisi için (örneğin hastalığının tedavisinde işe yarayacağı şeklinde) yararlı olacağına inanır ve hipnoz yapan kişiye güvenirse sorulan sorulara yanıtlar verir.

Hipnoz nasıl oluşur? Hipnoza girmenin temel koşulları nelerdir?

Hipnoz yapılması istenen konu hipnozla tedavi edilecekler listesinde ise , kişi hipnozla tedavi olacağına inanıyorsa ve hipnozitöre güveniyorsa hipnoza karar verilir.
Hipnozun oluşmasında üç temel unsur vardır: Gönüllülük, konsantrasyon ve hayal gücü. Hipnoza başlanırken, kişi önce hipnoza girme konusunda gönüllü ve istekli olmalıdır. Gönüllü ve istekli olan kişi, hipnoterapistin kendisine söylediği (hipnoza giriş için verdiği) telkin cümlesine tüm dikkatini verir, yoğunlaşır. Sonra da söylenen telkinin içeriğini hayal ederek gerçekleştirir. Buradan da anlaşılabileceği gibi bir kişinin hipnoza girebilmesi için gönüllü olması, konsantrasyonunun ve hayal gücünün yeterli olması zorunludur. Veya bir başka deyişle isteksiz, gönülsüz olanlar ya da konsantrasyonu ve hayal gücü yetersiz olanlar hipnoza giremezler. yatkınlık yoktur. Bu kesim kesinlikle hipnoza giremez. Toplumun %70-80’inde orta düzeyde bir hipnoza yatkınlık, %10-15’inde ise yüksek düzeyde hipnoza yatkınlık vardır. Yani toplumun büyük bir çoğunluğu hipnoza girebilmektedir.

Hipnoza yatkınlığı etkileyen etkenler nelerdir?

Hipnoza yatkınlık yetisi, kişilik yapılarına ve içinde bulunulan ruhsal rahatsızlığa bağlı olarak değişmektedir. Örneğin, kuşkucu, kimseye güvenmeyen, her şeyi kontrol etmeye çalışan ya da kendisini herkesten çok üstün ve değerli gören kişilik yapılarına sahip olan kişiler kolay kolay hipnoza giremezler. Aynı şekilde obsesif-kompulsif bozukluk, şizofreni, ağır depresyon, paranoid bozukluk ve demans (bunama) hastalarının hipnoza yatkınlıkları sağlıklı insanlara göre daha düşüktür. Ağır OKB si olanlara , psikotik hastalara ve mental yetersizliği olanlara hipnoz yapılamaz.

Hipnoz nerelerde / hangi hastalıklarda kullanılabilir?

Genel Tıpda: Ağrıyı ortadan kaldırmak için (migren ve gerilim tipi baş ağrıları, kronik fiziksel ağrılı hastalıklar, trigeminal nevralji, ağrısız doğum, kanser ağrılarında), hipnoanestezi ile cerrahi girişimlerde (ameliyatlar, diş çekimi ve diş eti rezeksiyonlarında), psikosomatik hastalıklarda (astım, esansiyel hipertansiyon, psöriazis, ülser, ülseratif kolit, irritabl kolon, siğil tedavisinde),

Psikiyatride: Tik, kekemelik, enüresis noktürna (gece işemeleri), trikotilomani, yeme bozuklukları, obezite, psikojenik ağrı bozukluğu, konversiyon bozukluğu, cinsel işlev bozuklukları, sigara bağımlılığı, dissosiyatif bozukluklar, fobiler, panik bozukluğu, agorafobi, sosyal fobi, sınav kaygısı, travma sonrası stres bozukluğu, özgüven eksikliği…

]]>
Aile ve Çift Terapisi https://www.suletola.com.tr/aile-ve-cift-terapisi/ Sun, 26 Sep 2021 19:22:29 +0000 https://suletola.com.tr/?p=390 Hızlı ve zorlayıcı yeni yaşam şartları sadece Türkiye de değil tüm dünyada “aile ve evlilik – çift terapisin” gittikçe daha çok ihtiyaç haline gelmesine sebep oldu. Aile ve çift terapisi, aileyi meydana getiren bireyler (anne, baba, çocuklar bazen büyük ebeveynler) ya da çiftler arasındaki problemli alanların çalışıldığı değişim ve uyum sağlandığı bir psikoterapi sürecidir.

Aileyi oluşturan bireylerin birbirleri ile ve diğer insanlarla kurdukları ilişkiler ruh sağlıkları açısından çok önemlidir. Her ailede zaman zaman yanlış anlaşılmalar iletişim problemleri yaşanabilir. Bireylerin kendilerine çok normal gelen bir davranışı diğer aile bireyi için kabul edilmeyen bir durum olabilir. Bu da ilişkiyi ve aile içi uyumu olumsuz etkiler. Aile ve çift terapisinde amaç aile ve çiftler arasında yaşanan sıkıntılı süreçlerin ele alınarak bir başka deyişle birbirlerine batan yönlerinin törpülenmesi sağlıklı yönde değişim ve gelişimin sağlanmasıdır. Evlilik aynı gemide yolculuk gibidir. Taraflardan biri gemiyi batırmaya çalışırsa aynı gemide kendisinin de olduğunu unutmamalıdır. Terapist aileyi oluşturan bireylerin her birinin problemlerini ayrı ayrı çalışarak aile bireylerinin birbirlerine yardımcı olabilecekleri yapıcı yollar bulmalarını hedefler bu terapilere katılan bireyler bu süreçte kendileri ve diğerleri hakkında daha fazla şey öğrenmektedirler. Siyaha ya da beyaza talip olmak yerine gride buluşmayı öğrenerek sadece o an değil uzun süreli problem çözme becerilerini geliştirirler. Bu süreçten geçen bireyler aile içi iletişim başta olmak üzere genel iletişim becerilerini geliştirerek toplum içinde daha uyumlu ve psikolojik doyum elde etmiş olurlar.

Kimler Yararlanabilir?

Eş ve aile ilişkilerinde problem yaşayan herkes bu terapiden yararlanabilir.

Tüm psikiyatrik ve psikolojik bozukluklarda diğer terapi yaklaşımlarıyla birlikte kullanılabilir.

Çift ilişkileri

Evlilik problemleri

Boşanma

Çocuk, ergen ve yetişkin ruh sağlığı

Çocuk ve ergenlerde davranış bozukluğu ve okul problemleri

Yeme bozuklukları

Alkol ve madde kullanımı

Kronik fiziksel rahatsızlıklarla

Yas, kayıp ve travmalar

Duygusal istismar, ihmal ve şiddet

Aile yaşamında değişiklikler (iş değişikliği, taşınma vb.)

Anksiyete ve depresyonu da içeren duygusal bozukluklar

Ebeveynlik becerileri

Üvey bireyi bulunan aileler destek.

Psikoseksüel zorluklar

Evlat edinme, üvey ebeveyn/çocuk ilişkileri

Kendine zarar verici davranış

Travma sonrası çocuklara, gençlere ve yetişkinlere destek

Göç eden ailelere destek

İş stresi

Ekonomik problemler

Aile ve çift terapileri bazen tüm aile bireylerinin katılımıyla bazen de teker teker aile bireyleriyle özel seanslar halinde çalışılarak yapılır.

]]>